İslam Tarihi
Kurte
Ebu Hanife’nin
yazmalarını okuyan herhangi birine en çarpıcı görünen nitelik onun bilgisinin
genişliğidir. Sahip olduğu disiplinler arası geniş bilgi, yazdığı her eserde ve
her konuda her an karşımıza çıkan çok yönlü bir bilgin portresi, eserlerine
damgasını vurmuştur. Hiperaktif bir analitik akıl tarafından sürüklenen Ebu
Hanife, bir varlığı ya da olguyu açıklarken, kendisini tek bir alan veya konu
ile sınırlamakta zorluk çeker. Onun, bilginin tüm alanları arasındaki ilişkiyi
kanıtlama çabası her dönemeçte karşımıza çıkar. Böylece Ebu Hanife birinci
sınıf bir matematikçi, gökbilimci, maden bilimci ve sanayi mühendisi olduğu
kadar, bir bitki bilimci, zoolog, tarihçi, coğrafyacı, filolog, edebiyat
eleştirmeni ve etnografyacıdır da. Örneğin, altı büyük ciltten oluşan Kitab
el-Nebat (Flora Kitabı) adlı eseri, bitkiler ve onların morfolojik
sınıflandırması, toprak morfolojisi ve hidrolojisi gibi konularda temel bir
kaynak olmakla kalmayıp, aynı zamanda, bitki isimleri ve onların şiirsel
literatürdeki kullanımı alanında, ortaçağın en bütünlüklü tezlerinden birini
teşkil eder. Kitap, yerinde bir önlem olarak, madencilik ve patlamalı
fırınların mekaniği üzerine yapılmış değerli yorumlar içermektedir.
13. yüzyılda Moğollar,
14. yüzyılda da Timur kuvvetleri tarafından yıkıldıktan sonra, Dinever şehri
yavaş yavaş çökerek bir harabe yığını haline geldi. Ebu Hanife’nin doğum
yerinde günümüzde, yıkık taş duvarların, kemerlerin ve mezarlıkların orta
yerinde sessizce duran Şirkan Köyü bulunmaktadır. Dinever, şimdi talan edilecek
zengin bir bölge olarak uluslararası sanat eseri kaçakçılarına hizmet
etmektedir. Ayrıca, Ebu Hanife’nin anadili olan Kürtçe’nin eski Gorani lehçesi
bile, Dinever ovasının kuzeybatı köşesindeki küçük Kandula kasabasını
saymazsak, neredeyse kesin bir biçimde yerini Kürtçe’nin Kurmanci, Sorani ve
Kelhuri lehçelerine bırakmıştır. Fakat Ebu Hanife’nin eserleriyle günümüze
ulaşan katkısı ve mirası onu bu yıkıntılardan çok daha yüksek bir mertebeye
yükseltmekte, karşıt yöndeki değişimlere rağmen, onu tüm zamanların beyni
haline getirmektedir. Kendisi Kürdistan’ın yerli evlatlarından biri olmasına
karşın, bu “Rönesans adamının” başarılarla ve yoğun katkılarla geçen yaşamı,
onu gerçek bir dünya vatandaşı haline getirmektedir.
Mehrdad R. İzady
Harvard Üniversitesi
Yakın Doğu Dilleri ve
Uygarlıkları Fakültesi
Öğretim Görevlisi