Kitabın Ortasından
Özet
Çözüm adına argümanların değişmediği hassas konular. Islamcısından solcusuna, ulusalcısından tektipçi yaklaşımcılara kadar, yıllardır Kürt meselesi konusunda aynı şeyler söylendi durdu. Kısa bir yakın tarih gezisiyle Türkiye'deki Kürt sorunundan kareler göreceğiniz bir çalışma. Örneğin Karabekir, Kürdistan meselesinde sorunun sebebi olarak üç noktaya özellikle dikkat çeker:
Birincisi, harici unsurların
Kürtlük düşüncesini öteden beri yaydıklanını söyler. Dış güçlerin,
gayri-müslimlerin dışında Araplar, Arnavutlar ve Kürtler gibi Islami unsurlara
da "beylik" ve "muhtariyet" gibi "zehirli haplar"
yutturduğunu ve ne yazık k içerde bazı "akılsız harislerin" de bu cereyana
kapıldığını belirtir.
Ikincisi, Karabekir her vesile
ile "Kürdistan'ın istiklali" olarak kodlanan hedefin asıl gayesinin
"Büyük Ermenistan'ın teşkili" olacağını anlatır. Kürtlerin
çoğunluğunun "uslu ve bize merbut" olduğunu ama onları Türklere karşı
harekete geçirmek için "Ermenilerle Kürtler kardeştir, birlikte
istiklallerini kurtaracaklar, Şark's Türk'ten alacaklar" şeklinde muazzam
bir propagandanın yapıldığını ifade eder.
Üçüncüsü ise, Karabekir Türk ve
Kürt birlikteliğinde dine çok büyük bir değer atfeder. "Kürtleri bize
bağlayan yegâne rabita, dini kuvvet idi." Aşiret reisleri ve şeyhler bu
bağlantıda hayati bir rol oynarlar. Çünkü "halk, şeyhlerin önünde diz çöküp
havlayacak derecede cahil idi." Kürtleri devlete bagh tutmak için halk üzerindeki
dini nüfuzlarından istifade edilen aşiret reislerine ve şeyhlere verilen paranın/maaşın
bir ehemmiyeti yoktu. Zira "harici eller bunun birkaç mislini temin
edebiliyordu".
Sorun müzmin ama reçete hala
eski ...