Kürt Tarihi 14
14. SAYI EDİTÖR YAZISI
Kürdistan yine yangın yeri, Kürdistanlılar yine cefada. Ortadoğu’nun ve
Kürdistan’ın yüz senelik statükosu büyük bir gürültüyle çökerken ufukta yeni
bir statükonun işaretleri henüz görünmüyor. Bu belirsizlik Ortadoğu’nun ve
Kürdistan’ın mazlumlarına hayatı dar ediyor. Önce Ortadoğu’nun kadim mazlumları
Filistinliler, şimdi de Kürdistan’ın en mazlumları Êzidîler zalimlerin
pençesine düşmüş durumda.
14. sayıda Kürtlerin ve Kürdistan’ın tarihini, Kürtlerin, Kürdistan’ın bugün
maruz kaldıkları üzerinden hatırlamak istedik. Kürdistan’da son birkaç haftada
yaşananlar Êzidîleri, Güney Kürdistan’ı ve elbette Musul-Kerkük mevzuunu
gündeme taşıdı malum. 14. sayıda bu mevzuları ele alan bir dosya var.
Evvela, Mehmet Bayrak, Musul-Kerkük meselesi üzerine yıllar önce yayımlamış
olduğu bir yazıyı güncelledi. Güney Kürdistan’da Kürtlüğün izlerini Osmanlı
arşivlerinden ve seyahatnamelerden belgelerle resmeden Bayrak’ın yazısı,
Musul-Kerkük meselesinin etraflı bir tarihçesini de sunuyor. Mesûd Serfiraz ise
Osmanlı’nın son dönemlerinde yayımlanan ve okullarda okutulan coğrafya kitabı
Coğrafya-yı Osmânî’de Kerkük’ün nasıl anlatıldığını, haritalarla birlikte
tartışıyor. Coğrafya-yı Osmânî, Osmanlı Devletinin Kerkük’ün Kürtlüğüne dair
hiç kompleksinin olmadığını pek güzel gösteriyor. Son olarak Birgül Açıkyıldız
da Êzidîler hakkında üvertür mahiyetinde bir yazı kaleme aldı. Êzidîler
hakkında temel bilgiler içeren, tok bir yazı okuyacaksınız.
Faik Bulut’la yaptığımız etraflı söyleşiyle dosya tamamlanıyor. Güney
Kürdistan’ın yakın tarihine ve bugünkü Güney Kürdistan siyasetine dair kuvvetli
analizler ve enteresan ayrıntılar var Bulut’un söylediklerinde.
Dosya dışında kalan üç önemli yazı var bu sayıda. İsmet Konak’ın Kızıl
Kürdistan yazısı, kısa ömürlü ‘Kurdistana Sor’la ilgili yetkin bir inceleme
niteliğini taşıyor. Ercan Çağlayan da Türk Ocak’larının Kürdistan macerasını
yazdı. Cumhuriyetin Kürdistan siyasetini yakından bilen Çağlayan Türk
Ocaklarının Kürdistan’daki (biraz ironik) hikayesini pek güzel resmediyor.
Dergimizin en velüt yazarı Rohat Alakom’un bu sayıda da yine çok hoş, çok
kıymetli bir yazısı var. Kürdistan Miri Kakelo bir sahtekarın eğlenceli
hikayesini veriyor. Son olarak İbrahim Sediyani ise I. Dünya Savaşı Sonrası
Kurulan Kürt Cemiyetleri’ni kaleme aldı.
Bu sayıda iki de fikr-i takip yazımız var. Mehmet Bayrak, bir önceki sayıda
yayımladığımız Yavuz Sultan Selim resmi vesilesiyle bir düzeltme yazısı kaleme
aldı. Çokları gibi bizim de Yavuz Sultan Selim portresi diye yayımladığımız
resmin aslında Yavuz’un namlı düşmanı Şah İsmail’in resmi olduğunu gösteriyor
Bayrak. Mahmut Kılınç’ın DDKO üzerine yazısı da bir ‘eleştiri’ yazısı. Kılınç,
Ruşen Arslan’ın 11. sayıda yayımlanan DDKO yazısında aktardığı resmi
tamamlayıcı mahiyette veriler sunuyor. Bu türden eleştirilerin sayısının
artmasını umuyoruz.
Bitirirken, önümüzdeki sayıda Antik Zamanlarda Kürdistan ve Êzidîler dosyalarına
yer vermeyi planladığımızı duyurmak isterim. Katkılarınızı bekliyoruz.
15. sayıda buluşmak üzere...
MESUT YEĞEN