Yezda
Özet
Silah seslerini duyan
annem yanıma geldi. “Köyde neler oluyor kızım?” dedi. Sanki konuşan o değil,
sanki ses derin bir kuyunun altında geliyordu. “İŞİD Musul şehrini almış anne!”
dedim. “Bunun olacağı beliydi!” dedi annem fısıldayarak. Pencerenin önünde yere
çöktü, bir daha konuşmadı. Ben, günlerdir babamı kendisini hapis ettiği odadan
dışarı çıkarmaya çalıştığım için, annemle hiç ilgilenmemiştim. Şimdi görüyordum
ki annem, ablamın öldürülmesinden sonra canının yarısını kayıp etmişti. Onun
yanında oturdum, ellerini tuttum, karşı koymadı. Silah sesleri gittikçe artıyordu. Oturduğumuz
salonun kapısı açılıp babam içeri girince, hem ben, hem annem çok şaşırdık. Bir
canlıdan çok, öldükten aylar sonra mezarında kalkıp gelmiş bir hortlağa benziyordu
babam. Dudakları çatlamış, gözleri
çukurlarına gömülmüş, gözlerinin etrafı mosmor olmuş, halkalar gözle görülür
şekilde sarkmıştı. Ben, annemin ona saldıracağını bekledim. Ama annem yerinde
kıpırdamadı, hatta ona bakmadı bile. Babam ağır ağır yürüyerek yanımıza geldi.
”Bu silahlar neden
patlıyor Ezda? Köyde neler oluyor? Ezidilerimi öldürüyorlar?”diye fısıldadı.
Sesi zor çıkıyordu. Konuşurken sıksık yutkunuyor, dudaklarını ıslatıyordu.